!'^+%&/()=* DENİZLİ * TARİHİM *!'^+%&/()=?
  dinnn ödeviiiiiiiiiiiiii(yeni)
 

Peygamberimizin bilgiye verdiği önem nedir?


Hz Muhammed s.a.v yaşamını sadece dinsel boyutla algılanmamasını düşünen insanlardanım.İncelendiği zaman Rasullah efendimizin yaşamını ilimi ibadetten yuksek tutuğu ortaya cıkacaktır.Bu anlayışa sahip cıkılmadıgı icin suan dunyamızda yaşanan üzücü olayların cogu geri kalmış islam ülkelerinde yaşanmaktadır. Sunni islam, arap kültürünü gercek islam anlayışından üstün tutugu surecede bizler acı gerceklere her daim şahit olacagız.

Peygamber efendimiz diyor ki:

“Alimlerle ülfet ibadet yerine geçer.”

“İlim ibadetten üstündür ve dinin nizamıdır.”

“ Ümmetimin alimlerini ağırlayınız, çünki onlar yeryüzünün yıldızlarıdır.”

“İlim tahsili kadın, erkek bütün müslümanlara farzdır.”

“İlim tahsil ediniz, çünki maarif bizim düşmanlarımıza karşı silahımızdır.”

“Beşikten mezara kadar ilim taleb ediniz.”

“İbadetin en üstünü , ilim ve kemal istemektir''

“ Benim bilgime yeni birşey katmayan güne lanet olsun.”

“ Bir alimin ölümü bir milletin ölümü kadar büyük bir kayıptır.”

“Kendini ilme adayan fani, bakidir.”

“İlmi dünyaya yaymaktan daha methe değer tasadduk yoktur.”

“Cehaletten daha vahşetli fukaralık yoktur.”

“ Bir alimi ağırlayan Allah'ı ağırlar.”

“ İlim herkesi faydalandırır, takva ise ancak sahibini faydalandırır.”

“Alimin uykusu cahilin ibadetinden daha iyidir.”

“Cahiller içinde bir alim, ölüler içinde yaşayan bir kimse gibidir.

Bu yuzden Alevi toplumu bilime deger verir ve rasullahı sadece dinsel boyutta bir lider olarak algılamaz onu ve ehlibeytinin bir ilim oldugunu ve ilime ali kapısından gideceğini bilir ve bu yolda alevi toplumu butun ilim adamlarına saygılıdır. 

Peygamberimiz Yararlı Her Çeşit Bilgiyi Önemsemiştir.

Peygamberimiz bilgi öğrenmeyi teşvik ederken, bununla sadece dini bilgileri kastetmemiştir. Allah rızası gözetilerek, insanlara yararlı olacak her türlü bilgi, Peygamberimiz tarafından övülmüştür. İslam’a göre her insanın kendisine lazım olan bilgiyi öğrenmesi farz; insanalrın yararına olan bilgiyi öğrenmesi ise farzıkifayedir. Örneğin, ileri düzeyde matematik, fen, sosyal bilimler, güzel sanatlar, yabancı dil vb. bilgilerin toplumda yeterli miktarda öğretimi yapılmalıdır. Nitekim Peygamberimiz, ihtiyaç olduğu için Zeyd bin Sabit’ten Yahudilerin dili olan İbranice’yi öğrenmesini istemiştir.

Peygamberimiz eğitim-öğretim faaliyetleri arasında onun Kur’an ve dini bilgileri öğretmesinin yanında Müslümanlara ziraat, tıp matematik, atıcılık, binicilik, yüzme gibi birçok konuda tavsiyeleri olmuştur



Have Fun @ MsXLabs!



hz. muhammedin eğitime verdiği önem


Hz. Peygamber eğitim ve öğretimi, kendi döneminin fizikî şartları, ihtiyaçları ve metotları çerçevesinde gerçekleştirmiştir. Öğretim mekanları, konular, metotlar, günümüzde bile on-yirmi yıl ve hatta daha kısa süre zarfında değişebilmektedir. Bu durumda Hz. Peygamber'in eğitim-öğretim konusunda her zaman geçerliliğini koruyabilecek evrensel nitelikteki uygulamaları bizim için önemlidir. Bu hususları da şu şekilde sıralayabiliriz:

Okumaya, yazmaya önem vermesi;

 

Eğitimde şiddete yer vermemesi;

 

Şayet öğrettiği konular pratiğe yönelik ise söylediğini önce kendisinin uygulaması veya uygulamalı bir şekilde öğretmesi;

 

Bir konuyu iyice hazmetmeden diğerine geçmemesi (on âyeti iyice hazmettirmeden diğer on ayete geçmediği rivayet edilmektedir);15

 

Öğrencileri bıktırmaması, usandırmaması;

 

Öğrettiği kimselerin yaşını, kapasitesini, bilgi ve kültür seviyelerini dikkate alması;

 

Ortaya soru atarak dikkatleri toplaması ve daha sonra da cevaplaması;

 

Zekâ geliştirme yoluna gitmesi (bilinen bir hususu bilmece tarzında sorması gibi);

 

Topluma arz ettiği bir hükmü daha iyi anlaşılabilmesi için gerekli gördüğü durumlarda sebep ve gerekçesiyle birlikte anlatması;

 

Konuyu örneklerle ve benzetmelerle, gerekirse jest ve mimiklerini de kullanarak ve hatta şekil çizerek sunması;

 

Sırf tartışmak, çekişmek, inat için ve gereksiz şeyleri sormak dışında, soruya teşvik etmesi ve soruları ikna edici bir şekilde cevaplaması;

 

Sahabeyi alıştırmak için bazı soruları ve meselelerin çözümünü, hatta bazen kendi huzurunda bile onlara havale etmesi; bu suretle onlara değer verdiğini ortaya koyması, kişiliklerinin ve sorumluluk bilinçlerinin gelişmesine katkıda bulunarak geleceğe hazırlaması;

 

Sorduğu soruya doğru cevap alınca teşvik ve taltif için, takdirlerini açıkça belirtmesi;

 

Lüzumu halinde tekrardan kaçınmaması;

 

Bazen anlatacağı konunun özetini verip daha sonra açıklamaya geçmesi;

 

Gerekli durumlarda yazdırarak öğretmesi vb.



http://video.google.com/videoplay?docid=8546544696618926193            TIKLA




HZ. MUHAMMED DANIŞARAK İŞ YAPARDI



Danışarak İş Yapma (İstişare) : Herhangi bir konuda doğruya ulaşmak veya yaklaşmak için başkasının görüşüne başvurma.

Bir konuda karar vermeden önce başkalarına danışmak,o konudaki olası yanlışlıkları en aza indirger.Danışmanın bir başka yönü de diğer insanların görüş ve düşüncelerine değer vermektir.



istişareyi, başka bir deyişle,etrafındaki insanların görüşlerine değer vermeyi bir ilke edinmişti.

Peygamberimiz kendisine vahiy gelmeyen

konularda sahabelere danışır,çoğu kez,onlarla yaptığı görüşme doğrultusunda hareket ederdi.

Kuran- ı Kerim’de ki :

“ ...aralarındaki işleri şûra (danışma –istişare) iledir...” ( Şûra, 38 ) ayeti istişare ve danışmanın İslam inancının gereklerinden olduğunun bir delilidir.



“ Akıllı insandan yol göstermesini isteyiniz ki, doğruyu bulasınız.”

“ Danışılan insan, kendisine güvenilen insandır.Öyleyse kendin için yapacağını,başkasına da yapmasını söyle.”

“ Danışarak iş yapan insan, asla kaybetmez.”

Peygamberimiz,danışarak iş yaparken,bazı konularda kendi görüşü ile çevresindekilerin görüşü uyuşmadığı halde çoğun luğun görüşüne göre hareket etme yolunu tercih ederdi.

Hazreti Ali,kızı Fatma ile evlenmek istediğini Peygamberimize bildirdiğinde O,kızına ve diğer aile fertlerine danışmış ve onların istekleri doğrultuda karar vermiştir.



Ticaretle uğraştığı dönemlerde eşi hazreti Hatice ile görüş alış verişinde bulunarak iş yapmıştır.

Kendisine ilk vahiy geldiğinde heyecanlanmış ve ne yapması gerektiğini eşine danışmıştı.Eşi O’na yol göstermiş ve amcasının oğlu Varaka’ya götürmüştü.

Bedir Savaşı’nda,savaş alanının seçimi konusunda hazreti Muhammed bir yer gösterdi.Bunun üzerine arkadaşlarından biri O’na;

 “Burası Allah tarafından size emredilen bir yer midir?Yoksa sizin kendi görüşünüz ve askeri bir taktik mi”? diye sordu.

Hazreti Muhammed bunun yalnızca kişisel görüşü olduğunu söyledi.Bunun üzerine arkadaşı,belirtilen yerin uygun olmadığını, düşmana en yakın su kaynağına kadar ilerlemeleri ve orada konaklamaları gerektiğini belirtti.

*Su kaynaklarını tuttuktan sonra savaşa başlanması düşüncesini önerdi.hazreti Muhammed,bunun güzel bir plân olduğunu söyledi ve hemen uygulamaya başladı.

Savaş sonrası esirler hakkında ne yapacağına da arkadaşlarına danışarak karar verdi.Ayrıca,ezan konusunda Uhud veHendek Savaşlarıyla,

Hudeybiye Antlaşması’nda da arkadaşlarının görüşlerine başvurmuştur.

Mekkelilerin Medine’ye saldıracakları haberini alan Hazreti Muhammed arkadaşlarını topladı.Bu toplantıda kentlerini savunma konusunu arkadaşlarıyla görüştü.

Toplantıda İran asıllı Selman-i Farisi adlı bir sahabi bir kentin savunması konusunda İran’da uygulanan bir taktiği anlattı.Bu taktiğe göre Medine’nin etrafında derin ve geniş hendekler kazılarak kent savunulacaktı.Bu taktik Hazreti Muhammed’in hoşuna gitti;bu taktiğe göre Medine’yi savundular ve başarılı oldular. (Hendek savaşı) 




teşekkürler


 :arrow:
 :o
Resim

خَيْرًا يَرَهُ 

BU KADAR YETERRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRR
SIKILDIM.........____________BY
YAPAN:
FİRDEV_S______169______111

 
  Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol